NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
98 - (419) حدثني
عمرو الناقد
وحسن
الحلواني
وعبد بن حميد
(قال عبد:
أخبرني. وقال
الآخران:
حدثنا يعقوب)
(وهو ابن
إبراهيم بن
سعد) وحدثني
أبي عن صالح،
عن ابن شهاب؛
قال:
أخبرني
أنس بن مالك؛
أن أبا بكر
كان يصلي لهم في
وجع رسول الله
صلى الله عليه
وسلم الذي توفي
فيه. حتى إذا
كان يوم
الاثنين. وهم
صفوف في الصلاة.
كشف رسول الله
صلى الله عليه
وسلم ستر الحجرة.
فنظر إلينا
وهو قائم. كأن
وجهه ورقة مصحف.
ثم تبسم رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
ضاحكا. قال
فبهتنا ونحن
في الصلاة. من
فرج بخروج رسول
الله صلى الله
عليه وسلم.
ونكص أبو بكر
على عقبيه
ليصل الصف.
وظن أن رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
خارج للصلاة.
فأشار إليهم رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
بيده أن أتموا
صلاتكم. قال
ثم دخل رسول
الله صلى الله
عليه وسلم.
فأرخي الستر.
قال فتوفي
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم من يومه
ذلك.
[ش
(كأن وجهه
ورقة مصحف)
عبارة عن
الجمال
البارع وحسن البشرة
وصفاء الوجه
واستنارته.
(ونكص) أي رجع إلى
ورائه قهقرى].
{98}
Bana Amru'n-Nâkıd ile
Hasen el Hulvânî ve Abd b. Humeyd rivayet ettiler. Abd, bana haber verdi,
tabirini kullandı. Ötekiler bize Ya'kub -ki bu zât Ibni İbrahim b. Sa'd'dır-
rivayet etti, dediler. Ya'kub demiş ki: «Bana da babam, Sâlih'den, o da İbni
Şihâb'dan naklen rivayet etti. İbni Şihâb şöyle demiş: Bana Enes b. Mâlik haber
verdi ki,
Ebu Bekir Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 'in vefatına müncer olan hastalığında onlara
namaz kıldırmış. Pazartesi günü gelince cemâat saflar halinde namazda iken
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) odanın perdesini açarak ayakta onlara
bakmış; mübarek yüzü mushaf yaprağı gibiymiş. Sonra Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) tebessüm buyurarak gülmüş. Enes demiş ki:
—Biz namazda olduğumuz
halde Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in çıkışına sevincimizden
hayrette kaldık. Ebu Bekir saf'a ulaşmak için ökçeleri üzerinde geriledi.
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in namaz için çıktığını zannetmişti.
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) eliyle cemaata namazını tamamlayın
diye işaret etti, sonra Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (Âişe'nin
odasına) girdi ve perdeyi indirdi. İşte Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) o gün vefat etti.»
99 - (419) وحدثنيه
عمرو الناقد
وزهير بن حرب
قالا: حدثنا
سفيان بن
عيينة عن
الزهري، عن
أنس؛ قال:
آخر
نظرة نظرتها
إلى رسول الله
عليه وسلم.
كشف الستارة
يوم الاثنين،
بهذه القصة.
وحديث صالح
أتم وأشبع.
{99}
Bana bu hadîsi
Amru'n-Nâkid ile Züheyr b. Harb dahî rivayet ettiler. Dediler ki: Bize Süfyan
b. Uyeyne, Zührî'den, o da Enes den naklen rivayet etti. Enes:
— Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sdlem)'i son görüşüm, Pazartesi günü perdeyi açtığı zamandır, diyerek
kıssayı anlatmış.
Salih'in hadîsi daha
tamâm ve daha kanâatbahşdir.
(419) وحدثني
محمد بن رافع
وعبد بن حميد.
جميعا عن عبدالرزاق.
أخبرنا معمر
عن الزهري؛
قال: أخبرني
أنس بن مالك؛
قال:
لما
كان يوم
الاثنين. بنحو
حديثهما.
{….}
Bana Muhammed b. Râfi'
ile Abd b. Humeyd hep bîrden Abdurrezzâk'dan rivayet ettiler. (Dediler ki):
Bize Ma'mer, Zührî'den naklen haber verdi. Zührî: Bana Enes b. Mâlik:
«Pazartesi günü
gelince...» diyerek yukarıkilerin hadisi tarzında haber verdi, demiş.
100 - (419) حدثنا
محمد بن
المثنى
وهارون بن
عبدالله قالا:
حدثنا
عبدالصمد.
قال: سمعت أبي
يحدث. قال: حدثنا
عبدالعزيز عن
أنس؛ قال:
لم
يخرج إلينا
نبي الله صلى
الله عليه
وسلم ثلاثا.
فأقيمت
الصلاة. فذهب
أبو بكر
يتقدم. فقال نبي
الله صلى الله
عليه وسلم
بالحجاب
فرفعه. فلما
وضح لنا وجه
نبي الله صلى
الله عليه
وسلم، ما نظرنا
منظرا قط كان
أعجب إلينا من
وجه النبي صلى
الله عليه
وسلم حين وضح لنا. قال
فأومأ نبي
الله صلى الله
عليه وسلم
بيده إلى أبي بكر
أن يتقدم.
وأرخى نبي
الله صلى الله
عليه وسلم
الحجاب. فلم
نقدر عليه حتى
مات.
[ش
(ثلاثا) أي
ثلاثة أيام.
جرى اللفظ على
التأنيث لعدم
المميز. كما
في قوله
تعالى: يتربصن
بأنفسهن
أربعة أشهر
وعشرا. (فقال
نبي الله صلى
الله عليه
وسلم بالحجاب)
أي فأخذ
بالحجاب
فرفعه. ففيه
إطلاق القول
على الفعل.
(وضح لنا وجه
نبي الله) أي
بأن وظهر].
{100}
Bize Muhammed b.
El-Müsenna ile Harun b. Abdillâh rivayet ettiler, dediler ki: Bize Abdüssamed
rivâyet etti. (Dediki): Babam rivayet ederken dinledim. (Dediki): Bize
Abdülâziz Enes'ten naklen rivayet etti. Enes şöyle demiş:
Nebîyyullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) üç gün bizim yanımıza çıkmadı. Derken namaz için ikamet
getirdi. Ebu Bekir imamete geçmeye davrandı. Fakat bu sırada Nebîyyullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) perdeyi tutup kaldırdı.
Bize Nebîyyullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in mübarek yüzü açılınca öyle bir güzellik
arzettiki, biz Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in o andaki güzelliği kadar
hoşumuza giden hiç bir manzara seyretmiş değiliz. Nebîyyullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) eliyle Ebu Bekir'e ileri geçmesini işaret buyurdu ve perdeyi
indirdi. Bir daha kendisini vefat edinceye kadar göremedik.
İzah:
Bu hadîsi Buhâri
«Kitâbul-Ezân- da tahrîc etmiştir.
Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) 'in bu defaki çıkışı ashab-ı kirâmıyla son görüşmesi
olmuştur.
«Mübarek yüzü mushaf
yaprağı gibiymiş» sözündeki teşbih, yüzünün son derece güzelliği ve mübarek
teni'nin yaprak gibi beyaz ve nurlu olması itibariyledir. Mushaf kelimesi
râvînin lâfzıdır. Çünkü o gün Kurân-ı Kerim henüz mushaf şeklinde yazılmış
değildi. Bu kelime: Mushaf, mishaf ve mashaf şekillerinde okunabilir.
Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) ashâb-ı kirâmının melekler gibi saf bağlayıp namaza
durduklarını görünce tebessüm buyurmuştur. Bunun sebebi, Ashabının İslâm
birliğine riâyet ve şerîat-ı garrâyı ikâme etmeleridir. Zaten sevinçli bir şey
duyduğu veya gördüğü zaman mübarek yüzü nur kesilirdi. Bâzılarına göre
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 'in tebessüm buyurması, hastalığının
iyileşmeye doğru gittiğini göstererek ashâb-ı kirâmının gönüllerini hoş etmek
içindir. Bir takımları: «İhtimal Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yin bu
çıkışı ashabı ile namaz kılmak içindi. Fakat buna takati olmadığını anlayınca
çıkmaktan vaz geçmiştir,» demişlerdir.
Hadîs-i şerîf,
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 'in vefatına kadar Ebu Bekir
(Radiyallahu anh)ın namazda ona hilâfet ettiğini ve bu gibi yerlerde elle
işaretin emir yerine kâim olduğunu ifâde etmektedir.